Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
KANAL İSTANBUL PROJESİ’NİN TANIMI VE TARİHİ SÜRECİ
İlk olarak Kanal İstanbul Projesi’nin tanımıyla başlayacağımız konumuz kapsamında tanımı, tarih sahnesindeki rolü, uluslararası boyutu bu boyutlanmanın hukuksal getirileri ve götürüleri, Montreux Boğazlar Sözleşmesi’nin Kanal İstanbul Projesi’ne etki ve detaylandırılan birçok başlık altında toplanmış bir yazı dizisi olmaktadır.
Montreux Boğazlar Sözleşmesi ile uluslararası statü elde eden İstanbul Boğazı’na ek kurtarıcı veya destekleyici niteliklerin temelinde kurulmuş (projelendirilmiş) yapay suyolu olarak en kısa tanımı olmaktadır. İstanbul Boğazı Karadeniz ile Marmara Denizi’nin sularının bağlanmasını sağlayan yapay suyolu konumundadır ve bu suyolunun en önemli özelliği ve tekrarlanma gereksinimi duyulan en belirgin yaptırımı Karadeniz suyunu Marmara suyu ile bağlantısını sağlayan tek boğaz olma niteliğindedir. Projelenme aşamasında olan Kanal İstanbul Projesi ise İstanbul Boğazı’na ek olarak geçişin rahatlatılması ve yeni kazanımların sağlanması amaç güdülerek planlanmıştır. Yapımı planlanan Kanal İstanbul Projesi de İstanbul Boğazı gibi iki denizi bağlama niteliğinde olacaktır. İstanbul Boğazı’nda yaşanan gemi ve tanker kazalarındaki ortaya çıkan can kayıpları ve mal kayıplarının minimuma indirilmesi aşamasında Yapımı planlanan Kanal İstanbul Projesi destek konumundadır. İstanbul Boğazı’nın jeopolitik konumundan ötürü seri şekilde geçişin yapılacak olan proje ile ikiye bölünmesi planlanmaktadır.
Kanal İstanbul; 30 milyon metrekarelik alanda planlanmaktadır. Proje derinliği 25 metre, genişliği 400 metre ile Küçük Çekmece gibi göl geçişinde 1000 metre ile 2200 metre, uzunluğu 44 kilometre, maliyeti 20 milyar Dolar olarak planlanmaktadır. Kanal İstanbul’un güzergâhı; Küçük Çekmece Gölü ve Sazlı dere Barajı üzerinden geçerek Terkos Gölü’nün doğusundan Karadeniz’e bağlanacaktır. Proje tam olarak Küçük Çekmece – Başakşehir (Altıntepe, Güvercintepe ve Şahintepe Mahalleleri) – Arnavutköy Karaburun Köyü’nde inşa edilerek Sazlıdere Barajı ile kirlilik nedeniyle tehlike alarmı veren Küçük Çekmece Gölü de kanal içerisinde yer alacak ve böylelikle gölün kurtarılması, verimli hale getirilmesi hedeflenmektedir.
Kanal İstanbul Projesi’nin planlandığı bölge tanımlamasından da anlaşılacağı gibi yaygın orman bölge alanında planlanmış olması, çok az miktarda dolgu yapımının olacak olması, projenin planlanmasındaki mali gücü etkileyen olumlu bir sonuçtur. Böyle olmakla birlikte olumsuz sonuç olarak nitelendirilecek sonucu ise, yapım sırasında çok geniş bir ormanlık alanın kullanılamaz hale getirilmesi olumsuz sonuç olarak nitelendirilmektedir. Projenin yapılma aşamasında çıkabilecek bu olumsuzluklar üzerinde durulmaktadır. Bölgedeki orman ve su göletlerine zarar vermeyi minimuma indirgeyerek planlanmaktadır.
Kanal İstanbul’un çevresine iki şehir kurulması planlanmakta olup, henüz netleşmiş bir imar planı olmamasına rağmen kamuoyuna duyurulan projeler kapsamında kurulacak. ‘Yeni şehir rezerv yapı alanı’ çerçevesinde proje ile ruhsatsız, iskânsız ve afet riski altındaki yapıların tasfiye edilerek yeni yerleşim alanlarına taşınması hedeflenmektedir. ‘Yeni şehir rezerv yapı alanı’ sınırlar içerisindeki Arnavutköy, Avcılar, Bağcılar, Bakırköy, Başakşehir, Esenler, Eyüp ve Küçük Çekmece ilçeleri yer almaktadır.
Kanal İstanbul Projesi’nde yapılması planlanan 6 ayrı köprünün daha imarı da planlanmaktadır. Yapılacak olan bu köprülerden bazıları karayollarına bağlantı olarak planlanmaktadır. Yapılacak olan Kanal İstanbul Projesi’ne ek olarak mimarinin üzerinde 4’dünün karayollarına bağlanan köprülerin uluslararası geçiş düzenine uygun ve deniz seviyesinden yüksekliği 50 metreden fazla olması gözetilerek planlanmıştır. Kanalın her iki tarafında da belirlenmiş metrekarelere sit alanları ve küçük çapta orman projeleri belirlenmiştir. Ticaretin odak noktası olan İstanbul Boğazı’na ek olarak destekleyici nitelikteki proje Kanal İstanbul; ticaretin rahatlamasının sağlanmasının yanında kişisel deniz araçları, tekneler ve boğazdan tanıtım amaçlı geçirilen yat ve ulaşım için kullanılan gemiler için de yeni ve büyük bir liman konumu almaktadır. Yapılacak olan Kanal İstanbul Projesi’ni diğer projelerden farklı kılan bir özellik olarak karşımıza çıkmaktadır. 10 dan fazla ülkenin Kanal İstanbul Projesi çevresinde oluşturulan alanlarda yapılan binaların mimarisini üstlenmiş, olmaları, sahip oldukları katlarda ve bloklarda ülkelerin kimliğini temsil eden mimari çalışmaları taşıyacak olduğu planlar arasında olmakta ve yapılmış olan kanal veya boğaz projeleri arasında farklı bir konumda olmasına neden olmaktadır.
Kanal İstanbul Projesi’ndeki çevre konumlandırılması aşamasında birçok ülkeyi temsil edecek figürler barındırılacakken Türkiye için tanımsal nitelik olarak tarihi geçmişimizin görselleştirilmiş figürleri kullanılması planlanmakta ve bu proje ile bölgeye turist çekilmesi, figürlerin belirlenmesinde öncülük etmektedir.
Geçmişten günümüze dek yapılan tüm kanal ve boğazlar uluslararası veya ulusal statülerde yapılış amaçlarına halen hizmet etme konumundadır. Yapılan boğaz veya kanalların ilk aşamadaki amaçta ticaret yolunun süre ve kaza durumunun minimuma indirilmesi bölge halkının ulaşımının kolaylaşması amacıyla yapılmış olması boğaz ve kanalların konumlanmış olduğu coğrafya ile de önemi kat be kat artmaktadır. Bu artışa örnek olarak ülkemiz sınırları içinde olan İstanbul Boğazı ve yapımı planlanan Kanal İstanbul Projesi gösterilebilir.
Günümüzde yapımı tasarlanan Kanal İstanbul Projesi’ne gelince; tarihte Osmanlı İmparatorluğu’nda, Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Karadeniz’i Marmara’ya bağlayacak kanal projesinin yanı sıra Volga-Don Kanalı, Süveyş Kanalı gibi projeler üretilip ilk adımları atılmış. Avrupa’da, Atlas Okyanusu ile Hint Okyanusu’nu birleştirme haline yönelik proje ve stratejiler geliştirilmiştir.
Kanal İstanbul Projesi günümüzde ivme kazanmış ve yapımına ortam hazırlanmış olsa da yapım projesi Osmanlı zamanına dayanmakta, öncülüğünü ise Kanuni Sultan Süleyman üstlenmektedir. Ülkenin kalkınması ve savunması için kullanılan odun ve kerestenin nakliyatında yaşanacak zararın önlenmesi ve ulaşım süresinde kısa yol gereksinimi olması, Kanuni Sultan Süleyman’ın Asya’ya planlanan Sakarya Nehri’nin, Sapanca Gölü’nün ve İzmit Körfezi ile Marmara sularına bağlanmasını planlamıştır. Projenin mimarı olarak Sokullu Mehmet Paşa ve Mimar Sinan’ı görevlendirmektedir. Osmanlı’nın içinde bulunduğu ağır darbe ortamı projenin tamamlanmasına engel olmuştur. Osmanlı döneminde Kanuni Sultan Süleyman’ın projesi niteliğinde başlayan Kanal İstanbul Projesi, değişen dönemlerde de önemi fark edilmiş ve III. Murat, IV. Mehmet ve III. Mustafa tarafından da hayata geçirilmesi için girişimlerde bulunulmuş fakat Osmanlı’nın içinde bulunduğu olumsuz politik durumlar, dış baskılar projenin hayata geçirilmesine imkân sağlamamıştır. Projenin hayata geçirilememesine bir etki de değişen coğrafya, ekonomik farklılıklar gösterilmektedir. Projenin hayata geçirilememesinin en belirgin sebebi ise Osmanlı – Rus ve Mora – Mısır isyanlarıdır. Kanal İstanbul Projesi’nin tarihte en aktifleştiği dönem ise Abdülmecit zamanındadır.
Karadeniz ve Ülkemiz açısından önemli bir diğer gelişme, Azak Denizi üzerinden Hazar Denizi’nin 1952 yılında Volga – Don nehirlerinin kanal vasıtası ile birleştirilmesiyle Karadeniz’e bağlanmasıdır. Don – Volga Kanalı Projesi Kanuni Sultan Süleyman döneminde hazırlanmıştır.II. Selim döneminde Sokullu Mehmet Paşa tarafından 1569 yılında çalışmalarına başlanmış ve iki nehir arasındaki mesafenin üçte biri kazılmıştı.
Tarih: 2019-12-26 13:12:57 Kategori: Genel Kültür
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Kanal istanbul Nedir
İlk olarak Kanal İstanbul Projesi’nin tanımıyla başlayacağımız konumuz kapsamında tanımı, tarih sahnesindeki rolü, uluslararası boyutu bu boyutlanmanın hukuksal getirileri ve götürüleri, Montreux Boğazlar Sözleşmesi’nin Kanal İstanbul Projesi’ne etki ve detaylandırılan birçok başlık altında toplanmış bir yazı dizisi olmaktadır.
Montreux Boğazlar Sözleşmesi ile uluslararası statü elde eden İstanbul Boğazı’na ek kurtarıcı veya destekleyici niteliklerin temelinde kurulmuş (projelendirilmiş) yapay suyolu olarak en kısa tanımı olmaktadır. İstanbul Boğazı Karadeniz ile Marmara Denizi’nin sularının bağlanmasını sağlayan yapay suyolu konumundadır ve bu suyolunun en önemli özelliği ve tekrarlanma gereksinimi duyulan en belirgin yaptırımı Karadeniz suyunu Marmara suyu ile bağlantısını sağlayan tek boğaz olma niteliğindedir. Projelenme aşamasında olan Kanal İstanbul Projesi ise İstanbul Boğazı’na ek olarak geçişin rahatlatılması ve yeni kazanımların sağlanması amaç güdülerek planlanmıştır. Yapımı planlanan Kanal İstanbul Projesi de İstanbul Boğazı gibi iki denizi bağlama niteliğinde olacaktır. İstanbul Boğazı’nda yaşanan gemi ve tanker kazalarındaki ortaya çıkan can kayıpları ve mal kayıplarının minimuma indirilmesi aşamasında Yapımı planlanan Kanal İstanbul Projesi destek konumundadır. İstanbul Boğazı’nın jeopolitik konumundan ötürü seri şekilde geçişin yapılacak olan proje ile ikiye bölünmesi planlanmaktadır.
Kanal İstanbul; 30 milyon metrekarelik alanda planlanmaktadır. Proje derinliği 25 metre, genişliği 400 metre ile Küçük Çekmece gibi göl geçişinde 1000 metre ile 2200 metre, uzunluğu 44 kilometre, maliyeti 20 milyar Dolar olarak planlanmaktadır. Kanal İstanbul’un güzergâhı; Küçük Çekmece Gölü ve Sazlı dere Barajı üzerinden geçerek Terkos Gölü’nün doğusundan Karadeniz’e bağlanacaktır. Proje tam olarak Küçük Çekmece – Başakşehir (Altıntepe, Güvercintepe ve Şahintepe Mahalleleri) – Arnavutköy Karaburun Köyü’nde inşa edilerek Sazlıdere Barajı ile kirlilik nedeniyle tehlike alarmı veren Küçük Çekmece Gölü de kanal içerisinde yer alacak ve böylelikle gölün kurtarılması, verimli hale getirilmesi hedeflenmektedir.
Kanal İstanbul Projesi’nin planlandığı bölge tanımlamasından da anlaşılacağı gibi yaygın orman bölge alanında planlanmış olması, çok az miktarda dolgu yapımının olacak olması, projenin planlanmasındaki mali gücü etkileyen olumlu bir sonuçtur. Böyle olmakla birlikte olumsuz sonuç olarak nitelendirilecek sonucu ise, yapım sırasında çok geniş bir ormanlık alanın kullanılamaz hale getirilmesi olumsuz sonuç olarak nitelendirilmektedir. Projenin yapılma aşamasında çıkabilecek bu olumsuzluklar üzerinde durulmaktadır. Bölgedeki orman ve su göletlerine zarar vermeyi minimuma indirgeyerek planlanmaktadır.
Kanal İstanbul’un çevresine iki şehir kurulması planlanmakta olup, henüz netleşmiş bir imar planı olmamasına rağmen kamuoyuna duyurulan projeler kapsamında kurulacak. ‘Yeni şehir rezerv yapı alanı’ çerçevesinde proje ile ruhsatsız, iskânsız ve afet riski altındaki yapıların tasfiye edilerek yeni yerleşim alanlarına taşınması hedeflenmektedir. ‘Yeni şehir rezerv yapı alanı’ sınırlar içerisindeki Arnavutköy, Avcılar, Bağcılar, Bakırköy, Başakşehir, Esenler, Eyüp ve Küçük Çekmece ilçeleri yer almaktadır.
Kanal İstanbul Projesi’nde yapılması planlanan 6 ayrı köprünün daha imarı da planlanmaktadır. Yapılacak olan bu köprülerden bazıları karayollarına bağlantı olarak planlanmaktadır. Yapılacak olan Kanal İstanbul Projesi’ne ek olarak mimarinin üzerinde 4’dünün karayollarına bağlanan köprülerin uluslararası geçiş düzenine uygun ve deniz seviyesinden yüksekliği 50 metreden fazla olması gözetilerek planlanmıştır. Kanalın her iki tarafında da belirlenmiş metrekarelere sit alanları ve küçük çapta orman projeleri belirlenmiştir. Ticaretin odak noktası olan İstanbul Boğazı’na ek olarak destekleyici nitelikteki proje Kanal İstanbul; ticaretin rahatlamasının sağlanmasının yanında kişisel deniz araçları, tekneler ve boğazdan tanıtım amaçlı geçirilen yat ve ulaşım için kullanılan gemiler için de yeni ve büyük bir liman konumu almaktadır. Yapılacak olan Kanal İstanbul Projesi’ni diğer projelerden farklı kılan bir özellik olarak karşımıza çıkmaktadır. 10 dan fazla ülkenin Kanal İstanbul Projesi çevresinde oluşturulan alanlarda yapılan binaların mimarisini üstlenmiş, olmaları, sahip oldukları katlarda ve bloklarda ülkelerin kimliğini temsil eden mimari çalışmaları taşıyacak olduğu planlar arasında olmakta ve yapılmış olan kanal veya boğaz projeleri arasında farklı bir konumda olmasına neden olmaktadır.
Kanal İstanbul Projesi’ndeki çevre konumlandırılması aşamasında birçok ülkeyi temsil edecek figürler barındırılacakken Türkiye için tanımsal nitelik olarak tarihi geçmişimizin görselleştirilmiş figürleri kullanılması planlanmakta ve bu proje ile bölgeye turist çekilmesi, figürlerin belirlenmesinde öncülük etmektedir.
Geçmişten günümüze dek yapılan tüm kanal ve boğazlar uluslararası veya ulusal statülerde yapılış amaçlarına halen hizmet etme konumundadır. Yapılan boğaz veya kanalların ilk aşamadaki amaçta ticaret yolunun süre ve kaza durumunun minimuma indirilmesi bölge halkının ulaşımının kolaylaşması amacıyla yapılmış olması boğaz ve kanalların konumlanmış olduğu coğrafya ile de önemi kat be kat artmaktadır. Bu artışa örnek olarak ülkemiz sınırları içinde olan İstanbul Boğazı ve yapımı planlanan Kanal İstanbul Projesi gösterilebilir.
Günümüzde yapımı tasarlanan Kanal İstanbul Projesi’ne gelince; tarihte Osmanlı İmparatorluğu’nda, Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Karadeniz’i Marmara’ya bağlayacak kanal projesinin yanı sıra Volga-Don Kanalı, Süveyş Kanalı gibi projeler üretilip ilk adımları atılmış. Avrupa’da, Atlas Okyanusu ile Hint Okyanusu’nu birleştirme haline yönelik proje ve stratejiler geliştirilmiştir.
Kanal İstanbul Projesi günümüzde ivme kazanmış ve yapımına ortam hazırlanmış olsa da yapım projesi Osmanlı zamanına dayanmakta, öncülüğünü ise Kanuni Sultan Süleyman üstlenmektedir. Ülkenin kalkınması ve savunması için kullanılan odun ve kerestenin nakliyatında yaşanacak zararın önlenmesi ve ulaşım süresinde kısa yol gereksinimi olması, Kanuni Sultan Süleyman’ın Asya’ya planlanan Sakarya Nehri’nin, Sapanca Gölü’nün ve İzmit Körfezi ile Marmara sularına bağlanmasını planlamıştır. Projenin mimarı olarak Sokullu Mehmet Paşa ve Mimar Sinan’ı görevlendirmektedir. Osmanlı’nın içinde bulunduğu ağır darbe ortamı projenin tamamlanmasına engel olmuştur. Osmanlı döneminde Kanuni Sultan Süleyman’ın projesi niteliğinde başlayan Kanal İstanbul Projesi, değişen dönemlerde de önemi fark edilmiş ve III. Murat, IV. Mehmet ve III. Mustafa tarafından da hayata geçirilmesi için girişimlerde bulunulmuş fakat Osmanlı’nın içinde bulunduğu olumsuz politik durumlar, dış baskılar projenin hayata geçirilmesine imkân sağlamamıştır. Projenin hayata geçirilememesine bir etki de değişen coğrafya, ekonomik farklılıklar gösterilmektedir. Projenin hayata geçirilememesinin en belirgin sebebi ise Osmanlı – Rus ve Mora – Mısır isyanlarıdır. Kanal İstanbul Projesi’nin tarihte en aktifleştiği dönem ise Abdülmecit zamanındadır.
Karadeniz ve Ülkemiz açısından önemli bir diğer gelişme, Azak Denizi üzerinden Hazar Denizi’nin 1952 yılında Volga – Don nehirlerinin kanal vasıtası ile birleştirilmesiyle Karadeniz’e bağlanmasıdır. Don – Volga Kanalı Projesi Kanuni Sultan Süleyman döneminde hazırlanmıştır.II. Selim döneminde Sokullu Mehmet Paşa tarafından 1569 yılında çalışmalarına başlanmış ve iki nehir arasındaki mesafenin üçte biri kazılmıştı.
Tarih: 2019-12-26 13:12:57 Kategori: Genel Kültür
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx